3 Ocak 2012 Salı

Gazipaşa , Alanya yolu , Araçla seyahat...

Ohooooo hocam, aradan neredeyse 6ay geçmiş , bu arada gündelik hayatın yük ve sıkıntıları , çalışma temposunun durmak bilmez devamlılığı ve kişisel hikayeler blogun önüne geçmiş..
Tembel Blogger yaklaşık olarak 6-7 ay hiçbirşey yazmadan yaşamını devam ettirmiş.

Neyse , "Olur böyle şeyler" diyerek anlatmaya devam edelim.

Gazipaşa , Anadolu 'da bir şehir mi , yoksa bir deniz kenarı kasabasımı , anlamak biraz zor.Nezaman Ege kıyılarında   gördüğünüz kasabalar ile Akdeniz'in doğusundaki kasabaları karşılaştırsanız , Türkiye'de yer etmiş olan doğu ile batının gördüğü farklı muameleleri birazdaha sezebilirsiniz.Aslında Gazipaşa konum olarak gelişmeye açık ve potansiyeli olan bir yer , mesela kullanılamayan ama işe yarayabileceği düşünülmüş bir havaalanı bile var , daha önceki yazılardan hatırlarsanız ,bu blogta havaalanın trajikomik durumunudan kısaca bahsetmiştik.Denize "0"  noktasındaki birçoğu sahil kasabasından farklı olarak Gazipaşa ,şehirleşme ile kasabalılık arasında sıkışmış kalmış gibi gözüküyor.
Motorla yada hangi taşıtla seyahat ederseniz edin , Antalya ve daha batı kesimlerdeki yerlere göre daha özensiz dökülmüş , mıcırlı , asvalt , garip ve yetersiz yol işaretleri , yolun orasından burasından önünüze fırlayabilecek araçlar ,  dikkkatinizi toparlamanızı gerektiriyor.Türkiye insanının Renault Station Vagon araba ile olan ilişkisine bayılmamak elde değil.  Renault , kesinlikle ve kesinikle Türk insanı ve bilumum benzer ülkeler için yapılmış , Station Vagon bir renault gördüğünüzde unutmayınki , araçtaki şoförün sizi görme ihtimali yoktur , aşırı yüklenmiş bagaj ve kapasitesinin üzerinde çektiği ağırlık sebebi ile  gariban Renault'un kıç kısmı neredeyse asvaltla aynı seviyededir o an .Sürücü ,yükünün selametinin derdine öyle bir dalmıştır ki , büyük bir ihtimalle o ana kadar dikiz aynalarının ayarlarının üzerinden kaçmış olduğunun farkında bile değildir.Bu tamamen devletin(Devlet ana nerede?:)) ayıbı, adama verme sen eli yüzü düzgün bir kredi yada ne bileyim malına ,hasatına yeterli bedeli ödeme, sonrada Avrupa'da olduğu gibi düzgün koşullarda tarım ve taşımacılık yapmalarını bekle.Ben , Türk insanın bu her koşula ayak uydurabilen ve çözüm üretebilen yapısına bayılıyorum da , hakkını aramayı bilmeyen yapısını anlayamıyorum.
Neyse , konu olması gerektiğinden farklı yerlere gitti bir an.
Motorla seyahat etmek , yaşayabileceğiniz en keyifli olaylardan biri.Kendinizi seyahat ettiğiniz çevrenin içinde hissediyorsunuz , doğa ve rüzgarla aranıza giren cam, göstergeler yada celik olmadığı için  motorun yol alırken cıkardığı sesten , asvaltta yuvarlanıp giden lastiğinizin altında ezilen çakıl taşlarının sesleri , duyabileceğiniz ve görebileceğiniz ne varsa , hepsinin tam olarak içinde ve ortasında hissediyorsunuz kendinizi. Sanki altınızda akıp giden yol değilde , keyfin ve zamanın ta kendisi.
Gazipaşa 'ya geldiniz , teknik olarak halen D400 yada E90 olarak haritalarda işaretlenmiş olan Antalya - Mersin anayolu üzerindesiniz. Arada yolun denizden uzaklaştığı anlar , bu noktadan sonra oldukça azalacak . Antalya -Mersin yolu size Antalya'ya kadar 2 geliş 2 gidişli yolun verdiği rahatlığı yaşatacak. Ancak  bazı kısımlarda yolun daraldığı ama size sıkıntı yaratmadığı noktalardanda geçtiğinizde olacak.
Bir düşünün , yaptığınız sıkıntılı ve biraz tehlikeli kabul edilebilecek bu yolculuktan sonra yanlızca 45kilometreniz kaldı.
Alanya , Akdeniz turizminin en önemli yerleşimlerinden biri.Yola devam ederken genişleyen asvalt
ve sol tarafınızda kalan uzun sahilller , denize giren insanlar ve yolun sağtarafındaki devasa tesisler , bunların hepsini görmeniz ve hafif uyuşmuş haldeki poponuzu rahat bir koltuğa koyup biranızı yudumlamanız için yalnızaca 45 km.
Yola cıkmadan önce çektirmiş olduğum bir fotoğraf daha sonra ünlü bir ressam tarafından yağlı boya olarak bu şekilde yorumlandı. :)
Şu ana kadar yapmış olduğunuz yol aslında , görülmeye değer ve keyifli noktalardan gectiğinizi hatırlayacağınız bir hatıra olarak kalacakaklınızda büyük ihtimalle.Taşucu'dan başlayan yol çalışmaları hiç bitmeyecekmiş gibi gözüksede eminim birgün, sizin cocuğunuz ya da çocuğunuzun , cocuğunun keyifle seyahat edeceği bir  yol haline gelecek buralar . Sadece biraz zamana ihtiyac var . Bütün toprak yol karmaşalarını , kısıtlı ve yetersiz işaretlemeleri,heran yolun ortasına fırlayan sağlı sollu araçları , asla eksik olmayan kamyon ve tırları , yetersiz konaklama tesislerini bir kenara bırakırsanız ,Taşucu'nun keyifli limanında rakı ve balık keyfi yapmış olduğunuz  yada dağ yolunun dar ama yemyesil bir yol olduğu veya yol kenarında size gözleme yapmış olan teyzenin kırmızı , tombul yanakları ve buz gibi ayran aklınızda kalabilir.
Eminin bundan yıllar sonra , bu bölgede yaşayan insanlarda düzgün yollara , tesislere ve turistlerin uğrak yeri haline gelmiş kasabalara  sahip olacaklar.


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder